Hayatta Başarılı Olmak

Fakat çoğumuz için bu düşler gündelik koşuşturmanın ve kaygıların arasında öyle sislenmiştir ki; artık onlara erişebilmek için gayret göstermeyi dahi kesmişizdir. Pek çok insan için, düş artık silinmiştir ve onunla beraber kendi mukadderatımızı biçimlendirme istemimiz de yok olmuştur.
Yüz binlerin önüne geçmeniz için size bir pin kodu. İçinizdeki ceza evinden kurtulun. 'Ben ceza evinde yaşamıyorum' dediğinizi duyar gibiyim. ÖYLEYSE size birkaç sual sormak istiyorum. Bir an durup düşünün;
Ben neredeyim ve tam şu an ne yapıyorum'
Ne düşünüyorum'
Hangi olaya, hangi reaksiyonları veriyorum'
Kime nasıl davranıyorum'
Kimlerden hoşlanıyorum, kimlerden nefret ediyorum'
Neleri yapmaktan mesut oluyorum, nelerden nefret ediyorum'
Mutlu muyum, yoksa mutluluğumu oynuyorum'
Dürüst müyüm, yoksa dürüstlüğü mü oynuyorum'
Hayatın en ehemmiyetli nedenlerinden biri, yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı öğrenmektir. Unutmamamız şart olan bir şey var: Hayat yürektir. Eminim yukarıdaki soruların bir bölümünün yanıtını hiç düşünmediniz. Zati düşünmenize de gerek yok. Zira davranışlarımızın büyük çoğunluğu, alışkanlık haline geliyor. Bu alışkanlıkları ise bilinçaltı depolayıp yönetiyor. Diğer bir değişle olaylara karşı verdiğimiz reaksiyonlar; şuurlu olarak değil, bilinçaltımızdan gelen sinyaller neticesinde gerçekleşiyor. Bu vaziyette robottan bir farkımız kalmıyor. (Şahsi Gelişim Uzmanı Hakan Bozkurt'a teşekkürler.)
Bu kısır döngüden kurtulmak için farkındalık ile yaşamalıyız. Hayat kalitenizin artması için, farkındalık düzeyinizin en üst düzeyde olması gerekiyor. Yaşadığınız her hatıran farkına varmak önceleri olanaksız gibi görünse de, bunu daimi yapmaya çalışırsanız; başarılı olacaksınız.
İnsanoğlunun davranışları daimi tekrarlandığında, bilinçaltına kaydediliyor. Bunu bir örnekle izah edelim İlk kez araba kullandığımızda vites, direksiyon, ayna derken arabayı stop ettiririz. Sonra tekrar kontak, tekrar gaz, fren pedalları vs. Fakat bunu daimi yaptığımızda artık arabayı biz değil bilinçaltımız kullanmaya başlar. Her şey otomatikleşir. Ayaklarınız gaz ve fren pedallarına kendi kendine gider. Bu anlattığım olay tüm hayatımız için geçerlidir.
Bir olay karşısında gösterdiğimiz davranış, bilinçaltımıza kaydedilir. Aynı olay tekrarlandığında siz düşünmeden bilinçaltı devreye girer ve önceden kaydettiği reaksiyonu gösterir. Böylelikle karşımıza çıkan olay ile gösterdiğimiz davranış arasında bir otoban kurulur. Buna patern tecrübe ediyor. Bu davranış ve reaksiyonlar de alışkanlık olur. Alışkanlık ise bizim hayat tarzımız olur. Hayatınızın kontrolünü kendi elinize alın! Asal olarak, şayet hayatlarımızı kendimiz yönetmek istiyorsak, sürekli eylemlerimizin kontrolünü elimize almak zorundayız.
Geçmişteki şartlanmamızın, bu günümüzü ve yarınımızı kontrol etmesine müsaade etmek zorunda değiliz.
Hayattan gerçek manada hoşlanmak için, mutluluğu alışkanlık haline getirmeliyiz, farkındalık kavramını alışkanlık haline getirmeliyiz.
İnsanların bir bölümü güven ve inançla doludur. Her alanda başarılı olmayı amaçlarlar, riziko alırlar, inisiyatif kullanırlar. Bu tip insanlar başarılı olmak için doğmuştur. Diğer bir bölümü ise, korku, kaygı ve şüphe ile doludur. Hayatın her alanında çekingen ve alıngan davranırlar. Böyle insanların başarılı olmaları da çok zordur, pek fazla ilerleyemezler. Bunun sebebi nedir'
Hayatınızın ilk günlerinden itibaren size aşılanan inanç ve eğilimlerin hala sizinle olduğunu ve hayatınızı yönlendirip etkileme gücüne sahip olduğunu öğrendiğinizde şaşırabilirsiniz. Hepimizin çocukluktan gelen ve uzun müddet önce unuttuğumuz inanç ve fikirleri vardır. Bunlar bilinçaltına ait karanlık odanın derinliklerinde gizlidir. Bunu bilmek neden düşüncelerimizi sıhhatli bir biçimde değerlendirme vakitinin geldiğini gösterecektir. Geçmişte, hayatınızda hangi düşünceler hakimse, bu gününüzde öyle şekillenmiştir. Acıyla da yoğrulmuş olabilirsiniz, mutlulukla da. Ehemmiyetli olan ne düşündüğünüzdür. Dünkü düşüncelerimiz, bu günümüzü tasarlıyor.
Bir an düşünün. On sene önce neredeydiniz' Nasıl biriydiniz' Arkadaşlarınız kimdi' Umutlarınız, düşleriniz neydi' Biri size "On sene sonra nerede olacaksın'" diye sorsa ne derdiniz onlara' O sırada ön gördüğünüz yere vardınız mı' On sene ne ivedi geçebiliyor değil mi'
Daha da ehemmiyetlisi belki de kendimize şu sualleri sormamız gerekebilir. Ömrümün bundan sonraki on senenini nasıl yaşayacağım' İstediğim yarını yaşayabilmek için, bu gün nasıl yaşamalıyım' Bundan böyle neyi temsil edeceğim' Son kaderimi biçimlendirmek için ben bu gün hangi adımları atmalıyım' Benim için bir sonraki doğru adım ne'
Değişik eylemler değişik sonuçlar getirir. Neden' Zira her eylem harekete geçirilmiş bir sebeptir, onun tesiri eski tesirlere katılır ve bizi belli bir istikamete doğru iletir. Her istikamet bir son hedefe gitmektedir - ve işte o bizim kaderimizdir. (A.Robbins - Sınırsız Güç)
Hayatın mükemmelliğini tüm hücrelerinizde hissedin ve bu büyük düzeni tasarlayan Yaratıcıya gönül borcu duygusu besleyin. Düşünün, şükredin.
Ülkemizde insanlar, kendine biçilen rolü oynuyor. İnsanların çoğu bitirdiği okuldan, bölümünden, yaptığı işten, mesleğinden hoşnut değil. Her sabah uyan işe git, çalış, haneye gel, yemek ye, televizyon izle ve uyu. Sonrası gün aynı şeyleri bir daha tekrarla. Bize böyle yaşamayı kim öğretti. Yoksa bu tarzına biz mi şartlandık' Genlerimizde bu mu yazılı' Hayat bizim için bunlardan mı ibaret' Yoksa hayal mi kuramıyoruz' Hayal kurmak düşünmek, düşünmek istemek, istemek çalışmaktır, fırsat kollamaktır ve ele geçirmektir.
Kişi, kendinin en iyi hali olmaya çalışmalıdır. Bir firmayı, bir toplumu, bir ülkeyi yada dünyayı değiştirmek, kendinizi değiştirmekle alakalı o kolay adımı atmakla başlar. ÖYLEYSE; kendimden ne bekliyorum'
Dünya gelirinin %80'i, nüfusun %20'sine dağılmış vaziyette. Gelirin %20'lik hissesi ise kalan insanların %80'ine dağılıyor. İnanın bana; tüm gelir 6 milyar insana eşit dağılsaydı, bir süre sonra zengin yeniden zengin, yoksul yine fakir olurdu. Zira insanlar alışkanlıklarından ve kalıplaşmış düşüncelerinden vazgeçemiyor. Zira insanlar bilinçaltının gücünün farkında değil. Her birimizin genlerinde binlerce yılın bilgeliği var. Global ortak bire zihni kullanıyoruz. İnsanlık ailesinde nesilden nesile aktarılan bilgiler, tecrübeler var. Düşünün, hissedin ve isteyin. Evren herkese adaletli davranıyor.
Çekim yasası, hayatınızı daha güzel geçirmenizi sağlar. Peki bu nasıl olacak' İlk olarak şunu izah istiyorum; bu yasanın bilime, şehrime, dine, fizik yasalarına ters bir yönü yok. Aksine evrenle iç içe olan bir yasa. Bu gün maddeler arasındaki çekim kuvveti olmasaydı, ortada ne evren olurdu nede kainat. Bu yasa size, pozitif düşünmenizi, zarar veren ve kendinizi kötü hissettirecek düşünce ve hareketlerden uzak durmanızı, istediğiniz şeye sahip olmak için ona odaklanmanızı, sahiden istememizi önermektedir.
Çekim yasası tüm kadim ve daha önceki kültürlerde de uygulanmıştır. İlahi dinlere baktığımızda da insanların düşünmesi, çevrenini gözlemleyip kainatı anlaması, anlamaya çalışması öğütlenmektedir.
Kötü ve istemediğimiz bir olayın olma ihtimalinden söz edince veyahut bunu düşününce hemen rahatsız oluruz ve 'İblis kulağına mermi, ağzından yel alsın!' diyerek korkarız. Neden böyle davranıyoruz' Zira düşüncelerimizin gerçek olabileceğini az veya çok hissederiz de ondan. Biz istesek de istemesek de, anlasak da anlamasak da Çekim Yasası zati hayatımızın içinde.
İşte size hayatınızdan çıkartmanız gereken kimi kelimeler.
Bu devirde para kazanmak çok zor
Ayrılınmak istemiyorum
Bu imtihandan net kalacağım
Borçlanmaktan kurtulamıyorum
Hayallerime kavuşmam olanaksız.
Her işim ters gidiyor.
Ben doğuştan talihsizim.
Hayat bana karşı çok adaletsiz.
Bu işi perişan etmekten kokuyorum.
Kendi iyiliğiniz için, yukarıda yazılanları ve sizi negatif düşüncelere gönderecek tümceleri hayatınızdan çıkartın. Neye inanırsanız, onu yaşarsınız. Size bir tavsiye, problemli insanlardan uzak durun. Bu tip insanlar kendi enerjilerini negatife çevirdikleri gibi, size de kötümserlik yansıtırlar. Bu tip insanlara 'sevgiler, saygılar' diyerek tebessüm edin ve yanlarından uzaklaşın.
Düşünmek, ruhun kendiliğinden konuşmasıdır. (Eflatun)
Evrene gönderdiğiniz düşünce frekansı ile bir elma isteseniz de, bir araba isteseniz de fark yoktur. Her iki isteğinizde aynı ve eşit değerdedir. Zira Allah için kolay veya zor diye bir şey yoktur. Zor veya kolay kavramı dünyamız için geçerlidir. Fiziksel dünyamızda; istediğiniz elmanın size gelmesi ile arabanın size gelmesi arasında koşulların sağlanması itibariyle fark vardır. Evren ilmek ilmek ördüğü ağlarla isteğiniz eriştirmek için çalışmaya başlar. Burada yapmanız şart olan şey ipuçlarını izlemek ve odaklanmaktır.
Güzel bakan, güzel görür.
Güzel gören, güzel düşünür.
Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.

Google Plus ile Paylaş

Kısaca: Unknown

Panelde şablon düzenle deyip, bu satırı aratarak buraya kısaca hakkımda yazısı yazabilirsiniz.
    BLOGGER YORUMLARI
    FACEBOOK YORUMLARI

0 yorum:

Yorum Gönder

Comments system

Disqus Shortname